Yüksek irtifalara çıktıkça sıcaklıkların düştüğü bilinen bir durum. Ancak bazı insanlar bu olayın mantıksız olduğunu düşünüyor ve dağların tepelerinin Güneş’e daha yakın olmasına rağmen neden soğuk ve karlı olduğunu anlamaya çalışıyor.
Açıklığa kavuşturmak gerekirse, Güneş’e daha yakın olmak, özellikle Dünya’da olduğunuz sürece, daha yüksek sıcaklıklar anlamına gelmez. Dünya’da hissettiğimiz ısı, Güneş’ten gelen doğrudan ısı değil, Güneş’ten yayılan güneş ışınımının (görünür ışık da dahil olmak üzere elektromanyetik spektrum boyunca dalga boyları) Dünya üzerindeki parçacıklarla etkileşiminin sonucudur. Bu etkileşim, hissettiğimiz sıcaklığı yaratır.
Bunun Güneş Sistemimizdeki farklı uzaklıklardaki gezegenlerin sıcaklığı üzerinde bir etkisi olsa da Güneş’in Dünya’dan 151,88 milyon kilometre uzakta olması, Everest’in etkileyici 8.849 metrelik yüksekliğini oldukça önemsiz kılmaktadır.
Daha yüksek irtifaların daha soğuk olmasının ana nedeni, atmosferin yoğunluğu ile bağlantılıdır. Deniz seviyesinde atmosfer yükseklere göre daha kalındır. Örneğin Everest’teki hava basıncı, hava durumuna göre değişebilmesine rağmen deniz seviyesindeki basıncın yaklaşık üçte biri kadardır.
Hava ısındığında, genişler ve moleküller arasında daha fazla boşluk oluşur. Bu daha az yoğun, sıcak hava, kaldırma kuvveti nedeniyle yükselir. Ancak, bu durum dağların daha sıcak olduğu anlamına gelmiyor.
NASA’nın açıklaması şu şekilde:
NASA’nın açıkladığı gibi, “Daha yüksek irtifalar, daha düşük irtifalardan daha soğuktur çünkü adiyabatik ısınma gerçekleşir. Bir hava paketi, düşük bir irtifadan yüksek bir irtifaya hareket ettiğinde, daha düşük basınç nedeniyle genişler. Üzerindeki hava ağırlığı azaldıkça, hava genişlerken sıcaklığı düşer.“
Bu sıcaklık düşüşü, daha yüksek irtifalarda havanın soğumasına neden olur, bu da yağışın donarak kar şeklinde düşmesine yol açar. Bu irtifalarda soğuk zemin, karın erimesi yerine birikmesini sağlar.