Yunan mitolojisinde, “sonsuz hayat” veren ve ‘Tanrıların içeceği’ olarak anılan ‘ambriosa isimli bir içecek olduğu söylenir. Bu içecek tanrılara ölümsüz olmalarını sağlayan hayat enerjisini verir. 21. yüzyılın ‘ambrosia’sı diyebileceğim kahve de vücudumuza aniden yüklediği enerji sebebiyle çoğu kişinin gözünü açar açmaz içtiği ilk şey oluyor.
Sınav haftası gibi geç saatlere kadar uyanık ve dinç kalmamız gereken durumlarda ya da gece geç saatlere kadar çalışmamız gerektiğinde sarıldığımız ilk şey yine kahve oluyor. Bununla birlikte kahvenin fiziksel ve zihinsel sağlığa da pek çok faydası olduğu biliniyor. Peki bizi dinç tutmanın yanında sağlığımıza da katkı sağlayan kahvenin tam olarak ne gibi yararları bulunuyor? Bu yazımızda kahvenin bilimsel olarak kanıtlanmış dört faydasını sizler için derledik.
Kahve, kanser riskini azaltıyor
Bugüne kadar pek çok kişiden ve kaynaktan kahvenin kanserojen maddeler içerdiğini duymuş olabilirsiniz. Ancak şu ana kadar yapılan araştırmalar kahvenin kanserojen madde içermediğine dair kanıtlar sunmakla kalmıyor; üzerine bir de kahvenin kanseri önleyici etkileri olabileceğini öne sürüyor. Buna göre hem kahvede hem de kafeinin kendisinde bulunan yüksek polifenol seviyesi, kanser hücrelerinin büyümesini engelleyebiliyor. Bununla birlikte kahvenin safra üretimini uyararak ve östrojen seviyelerini düşürerek de kanser riskini azalttığı biliniyor.
Kahve, tip 2 diyabet gelişimini engelliyor
Kahve tüketiminin az bilinen bir başka faydası da tip 2 diyabet olasılığını azaltması olarak öne çıkıyor. Araştırmalar, tek bir bardağın tip 2 diyabet geliştirme riskinizi yaklaşık yüzde 8 oranında; daha fazla kahve alımının ise bu riski yüzde 30 ve daha fazla azaltabildiğini gösteriyor. Kahvenin tip 2 diyabete olan bu faydasının ardında ise glikoz metabolizmasını düzenlemeye yardımcı olan magnezyum ve polifenoller olduğu düşünülüyor.
Ne kadar çok kahve, o kadar az Parkinson riski
Araştırmalar, kafeinli kahve tüketiminin ilerleyen yaşlarda Parkinson hastalığı riskini önemli ölçüde azaltabileceğini gösteriyor. Parkinson’un birincil nedeninin düşük dopamin seviyesi olduğu biliniyor. Kahve ise beyinde bu hormonu üreten hücreleri koruyarak hastalığın gelişmesini önlemeye yardımcı oluyor.
Kahve, anti-depresan görevi de görüyor
Haberin başında da belirttiğimiz gibi; kahvenin fiziksel sağlığa ek olarak zihinsel sağlığa da faydaları bulunuyor. Yapılan araştırmalar kahvenin, tedavisi oldukça zor bir hastalık olan depresyona da iyi geldiğini gösteriyor. Depresyona neden olan asıl şeyin ne olduğu tam olarak bilinmese de ardında beyin hücrelerinin iltihaplanması olabileceği düşünülüyor. Kahvede bulunan polifenoller ise, beyindeki iltihaba yol açan oksidatif stresi azaltan antioksidanlar gibi davranabiliyor. Hatta araştırmalar, günde bir fincan kahve içmenin bile depresyon semptomlarını hafifletebildiğini gösteriyor.
Gördüğünüz üzere çoğu kişinin ‘sağlıksız’ olarak nitelendirdiği kahvenin aslında pek çok faydası bulunuyor. Dahası, kahvenin bu bahsetmiş olduğumuz faydaları buz dağının sadece görünen kısmı. Bununla birlikte günde ortalama 3 ila 5 bardak kahve içmenin vücuda yeterince fayda sağladığı ifade ediliyor. Ancak şayet mideniz ve uyku düzeniniz etkilenmiyorsa daha fazlasını içmemeniz için de pek bir neden varmış gibi görünmüyor.
Tabii ki burada bahsi geçen kahvenin doğrudan çekirdekten elde edilen filtre kahve ya da Türk kahvesi gibi kahveler olduğunu belirtmekte fayda var. İçine kahve dışında pek çok şey de giren ‘3in1’ gibi kahveler, bu sınıfa dahil olmuyor.