150 DAİREDEN OLUŞAN BİNA
Begich Towers adlı 14 katlı büyük binada 2-3 yatak odalı 150 daireden meydana gelen evlere ek olarak, bir kasabada olması gereken her şey bulunuyor. 318 civarında kişinin yaşadığı binanın giriş katında market, mağaza, postane, kilise, okul, klinik, otel, restoran, yönetim ofisi, polis karakolu yer alıyor. Polis birimi, 1 amir ve 2 polis memuru olmak üzere 3 kişilik bir ekipten oluşuyor. Olası bir felakete karşı insanların saklanabilmeleri için güvenlik tüneli de mevcut.
NEDEN HERKES AYNI BİNADA YAŞIYOR?
Bu kasabada insanların tek bir binada yaşamalarının en büyük sebebi kötü hava koşulları ve çoğunun demiryoluna ait olması nedeniyle mülk satın alınamıyor olması. Kışın yağan karın yaklaşık 8 metreyi bulması ve saatte yaklaşık 115 km hızla esen fırtınaların yaşanması, kış mevsiminde mecbur kalmadıkça evden dışarı çıkılmaması anlamına geliyor.
BİNA NEDEN İNŞA EDİLMİŞ?
2. Dünya Savaşı döneminde inşa edilen ve o zamanlar askeri sığınak olarak kullanılan bina, bu amaçla inşa edilmesi nedeniyle dağlarla çevrili, en yakın varış noktasının 60 km olduğu, dünyadan izole bir yere inşa edilmiş. O zamanlar buraya ulaşmanın tek yolu denizken, günümüzde bir tünel yapılarak burası zamanla askeri üs olmaktan çıkıp sivil halkın tek çatı altında yaşadığı bir kasaba haline gelmiş. Adını ise Amerikalı şair John Greenleaf Whittier’dan alıyor.
KASABA HAYATI NASIL?
Kasabada yazın; tekneyle açılmak, yürüyüşe çıkmak, balık tutmak, jet ski’ye binmek gibi yapılabilecek birçok şey var. Kışın ise kötü hava koşulları nedeniyle hemen hemen her şey kapanıyor. Bu izole kasabayı şehre bağlayan tek tünel de tek şeritli olması ve trafik düzeninin sağlanabilmesi için akşamları 22:30’da kapanıyor ve sabahları açılıyor. Şehre inilmesi durumunda, 1 saatlik dönüş yolunu hesaba katarak 21:30 civarı dönüş yoluna koyulmuş olmak gerekiyor. Tünelin kullanılan yönü yarım saatte bir değişiyor; kasabadan çıkmak istediğinizde şeridin size açılmasını beklemek durumunda kalıyorsunuz.